Yapay zeka hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda. Uçak bileti alırken konuştuğumuz chatbotlardan arama sonuçlarımızı her geçen gün iyileştiren uygulamalara kadar gördüğümüz ya da görmediğimiz birçok yapay zeka uygulaması var. Uygulamaların bu kadar yaygınlaşması, yapay zekayı hukuksal olarak nasıl konumlandıracağımız sorusunu ortaya çıkardı.
İleride her yerde görebileceğimiz robotlar bizim gibi gerçek kişi mi olacak? Yoksa onları üreten fabrikaların adı altında tüzel kişi olarak mı değerlendirilecekler? Yasal yükümlülükleri nerede başlayacak ve nerede bitecek? İnsanlar ve yapay zeka aynı kanunlara ve kurallara mı tabi olacak? Tüm bunlar üstüne düşünülmesi ve fikir yürütülmesi gereken sorular.
Yapay Zeka ve Robotların İlk Yasaları
Aslında robotlarla ilgili bazı kurallar var. Kurgu olsa da ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov robotlar için 3 ana kural koydu:
1. Bir robot insanlara zarar veremez ya da eyleme geçmeyerek insanların zarar görmesine izin veremez.
2. Bir robot, İlk Kuralı ihlal eden durumlar dışında insanların emirlerine uymak zorundadır.
3. Bir robot İlk ve İkinci Kuralı ihlal eden durumlar dışında kendi varlığını korumak zorundadır.
Bu kurallar robotlar bir bakıma insan özellikleri yüklüyor. İnsanları düşünürsek, birinci ve üçüncü kural birçok ülkede geçerli. Ancak robotlar ve yapay zeka söz konusu olduğunda ikinci kural işleri değiştiriyor.
Mevcut durumda yapay zeka ve robotlar, insanlara hizmet etmesi gereken birer varlık olarak görülüyor. Ancak ilerleyen dönemlerde yapay zeka insan zekasını geride bırakarak kendi bilincine kavuşabilir. İşte bu noktada insanların hazırlıklı olması oldukça önemli.
Google Yapay Zeka Prensipleri
Google, yapay zekayı hangi alanlarda ve hangi politikalar çerçevesinde kullandığını genel hatlarıyla açıklıyor. Yapay zekanın öncelikli kullanım amacı insanların sorularını hızlı bir şekilde ele alarak çözümler geliştirmek. Bu bağlamda, yapay zeka insanlara yardımcı olacak bir yapı olarak görülebilir.
Ayrıca Google tarafından belirtilen yapay zeka hedefleri, ilgili yasa ve düzenlemelerin yapılması için temel oluşturabilir. Hedefleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Sosyal olarak fayda yaratma
2. Adil olmayan ikilemlerin oluşmasından veya desteklenmesinden kaçınma
3. Güvenlik ele alınarak oluşturma ve güvenlik testleri gerçekleştirme
4. İnsanlara karşı hesap verebilir yapıda olma
5. Özel tasarım prensiplerini içerme
6. Bilimsel mükemmellik için üst düzey standartları izleme
7. Bu prensipler kapsamında kullanıcıya sunulma
Bu prensipler arasında en önemli iki madde güvenlik ve hesap verilebilirlik olarak karşımıza çıkıyor. Güvenlik, yapay zekanın kontrolden çıkarak insanları hedef almasını engellemek adına önemli. Hesap verilebilirlik ise bizim hukuki sorumluluk ve yükümlülüklerimize uygun bir yapı sunuyor. Tam olarak kanun önünde olmasa da yapay zeka insana karşı hesap verebilme misyonuna sahip.
Yapay Zekayla İlişkili Yasal Sorunlar
Yapay zekayla ilgili en büyük sorunlardan biri gelişimin yasa yapıcıların yeni yasalar koyma süresinden daha hızlı olması. Yasa ve politika yapıcılar herhangi bir düzenleme yaparken aslında geleceğe değil geçmişe yönelik düzenleme yapıyorlar.
Diğer bir sorun ise yasal yükümlülüklerle ilgili. Mevcut durumda yapay zeka herhangi bir kazaya karışırsa sorumlunun kim olacağı konusunda tartışmalar var.
Örneğin polise göre Google’ın otonom arabası kaza yaparsa sorumluluk sürücüye ait. Ancak ilerleyen dönemde bunun değişmesi gerekiyor. Peki sorumlu kim olacak? Ürünü satın alan mı? Ürünü üreten şirket mi? Yapay zekayı geliştiren yazılımcı mı? Yoksa yapay zekanın kendisi mi?
Diğer bir sorun ise insansı robotlarla ilgili. Aslında yapay zekaya göre insansı robotlara yönelik yasal sorumluluklar biraz daha kolay çözülebilir. Bu kapsamda Asimov’un kuralları oldukça faydalı olabilir.
Yapay Zeka ve Veri Gizliliği
Mevcut durumda dünyada yapay zeka ve hukuk alanında tartışılan en önemli konu ise veri gizliliği. Birçok ülke Kişisel Verilen Korunması Kanunuyla yapay zekanın veri işleme kapasitesini kısıtlamaya çalışıyor. Ancak Amazon üzerinden alışveriş yaparken ya da Instagram’da hoşumuza giden gönderilere bakarken yapay zeka arka planda aralıksız olarak çalışıyor.
Yeni ve gelişmiş tahmin algoritmaları aradığınız ürünler ya da hizmetlerle ilgili daha iyi sonuçlar verirken sizin hakkınızda da daha fazla şey öğreniyor. Tüm bu öğrenmenin yaratacağı en büyük problem hedeflenmiş reklamlar ve ürünler. Yapay zeka sizin alışveriş geçmişinizi, arama geçmişinizi ve hatta arkadaşlarınızla uygulamalar üzerinden yaptığınız konuşmaları analiz edebilir. Bu analizler sonucunda da tam da size göre ürünler önerebilir. Peki veri korunmasına dair ne gibi önlemler alınıyor?
Yeni uluslararası kurallar sayesinde kullanıcılar verilerin nasıl işlendiğine dair bilgilendirilmek zorunda. Ayrıca toplanan verilerin kişisel özelliklerden arındırılması yani anonim olması gerekiyor. Veri toplama “Ali online mağazadan kırmızı ceket satın aldı” yerine “18-35 yaş grubunda erkek birey, online mağazadan kırmızı ceket satın aldı” şeklinde gerçekleşiyor.
Gelecekte Bizi Neler Bekliyor?
Gelecekte neler olacağını tahmin etmek çok zor. Hızla gelişen teknolojisi nedeniyle bugün koyduğumuz kurallar yarın kullanılmaz hale gelebilir. Ancak şimdiden yapabileceğimiz birkaç şey var.
Öncelikle yapay zekanın doğru bir şekilde sınıflandırılması önemli. 2017 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırma, avukatlarla yapay zekanın krediyle finansmanı sağlama kararlarını değerlendirdi. Sonuçlara göre yapay zeka insanlardan daha doğru sonuçlar üretiyor.
Yapay zeka, 20 insan avukatın %85’lik ortalama doğruluk derecesiyle karşılaştırıldığında %94 doğruluk seviyesine ulaştı.
Araştırmalar dikkate alındığında yapay zekanın yasal çerçeveye ve uygulamalara dahil edilmesi oldukça önemli. Daha sonra yasal yükümlülüğün kimde olacağına karar vermek gerekiyor. Bu süreçte kullanıcıların ve normal vatandaşların da dikkate alınması şart. Daha sonra ülkelerin uluslararası arenada anlaşma sağlaması gerek. İngiltere’deki yapay zeka kanunları Türkiye’deki kanunlardan farklı olursa uyum sorunları yaşanabilir. Bölgesel küçük farklar olsa da geleceğimiz için tehdit oluşturabilecek durumlar karşısında tüm dünyanın ortak kararlar alması oldukça faydalı.
Mevcut durumda ABD ve Avrupa Birliği başta olmak üzere farklı yapay zeka yasal düzenlemeleri var. Önemli olan bu düzenlemeleri küresel hale getirerek uygulama sırasında ortaya çıkabilecek boşlukların önüne geçmek.