Deloitte’un Türkiye’de üst düzey yöneticiler ile dijitalleşme üzerine yaptığı “Türkiye’deki dijital değişime CEO bakışı” adlı araştırma gösteriyor ki, Türkiye’de henüz dijitalleşme bütün bir resim olarak ele alınamıyor. Araştırma birimler içinde dijitalleşmenin bağımsız geliştirilen ve yönetilen insiyatifler çerçevesinde yürütüldüğünü söylüyor. Bu da aslında dijital dönüşüm ile ilgili önemli bir sorun zira kimse dijital dönüşümden kimin sorumlu olması gerektiğinden emin değil. Oysa dijital dönüşüm CEO sorumluluğunda; tüm şirket çalışanlarının da bir parçası olduğu şekilde gerçekleştirilmeli.
Deloitte’un araştırmasına buradan ulaşabilirsiniz.
Dijital Dönüşüm Nasıl Ele Alınmalı?
Dijital dönüşüm, tek bir birimin ya da bir kişinin sorumluluğunda değildir çünkü hem şirketteki süreçler birbiri ile bağlantılıdır hem de dönüşüme uğrama potansiyeli artık tüm birimler için geçerlidir. Bu nedenle başarıya ulaşılmak isteniyorsa, dijital dönüşüm büyük resimde ele alınmalıdır. Peki büyük resimde ele almak ne demek?
Dijitalleşecek süreçlerle muhatap olan insanları düşünün: müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler… liste uzayıp gidebilir. Peki bu denli kapsamlı etkisi olan bir dönüşümden sadece bir kişinin ya da belli bir birimin sorumlu olması ne kadar doğru olur? Elbette hiç doğru değil. Günümüzde yaygın yaklaşımlar IT, pazarlama gibi departmanları dijital dönüşümden sorumlu tutmayı normalleştirmiş durumda. Yani kişi eğer pazarlama, IT ya da satış gibi departmanlarda çalışmıyorsa, dijital dönüşüme dair bir sorumluluğu olmadığı düşünülüyor. Bazı şirketler de bir CTO – CIO atamanın dijital dönüşümü kendiliğinden tetikleyeceğini düşünebiliyor. Her ne kadar bu yaklaşımlar kısmen faydalı olabilecek olsa da, bütünsel bakış açısı ile bakıldığında eksik kalıyor. Zira Deloitte’un araştırması da aslında Türkiye’de henüz tam olarak dijitalleşen şirketlerin sayıca fazla olmadığını gösteriyor. Bu araştırmaya göre;
- Türkiye’deki şirketlerde dijital kanallardan gelen ciro yüzdesi henüz %11’lerde.
- Şirketlerin %66’sının net bir dijital stratejisi bulunuyor
- Dijital değişime liderlik eden C seviye yöneticiler ise şirketlerin %38’inde mevcut
- Dijital olgunluk düzeylerine göre şirketlerin;
- %7’si giriş
- %59’u gelişen
- %34’ü olgun düzeyde.
- Dijital yatırımın yüzdesi ise %27.
Dijital Dönüşümden Ne Bekliyoruz?
Dijital dönüşümden ne beklediğimiz, dijital dönüşümü nasıl ele aldığımız ile yakından ilgili. Bir departmanın ya da kişinin sorumluluğu olarak görmemiz şaşırtıcı değil çünkü yine Deloitte’un araştırmasına göre, yöneticilerin çoğu dijital dönüşüm ile ilgili verimlilik artışını ve müşteri ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilmeyi önemli görüyor. Farklılaşma, inovasyon ve yeni gelir kaynaklarının yaratılması ise henüz yöneticileri dijital dönüşüme motive eden etkenlerden değil. Bu nedenle de pazarlama, satış, üretim, IT gibi departmanların sorumluluğu olarak algılanması kaçınılmaz. Halbuki dijital dönüşümün getirdiği en önemli avantajlar farklılaşma, inovasyon ve yeni gelir kaynaklarının yaratılması. Dijitalleşme bu avantajları sayesinde başarılı olan şirketlere pazarda önemli bir yer sağlayabiliyor. Yani yarışta öne geçmenin sırrı bunlarda saklı olabilir.
Stratejinin Parçası Olan, Şirketin Parçası Olur – Peki ya Kültür?
Dijital dönüşümden kimlerin sorumlu olduğu ile ilgili şirketinizde bir belirsizlik varsa, bu dijitalleşmenin stratejinizin bir parçası olmamasından ya da bir dijitalleşme stratejiniz olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Strateji belirlediğiniz noktada, belirlenen hedeflere ulaşmak için tüm şirket çalışanlarının birlikte çalışması gerektiği de kendiliğinden ortaya çıkacaktır, ama unutmayalım Peter Drucker’ın dediği gibi, kültür stratejiyi kahvaltıda yer! Bu nedenle, dijital stratejisi olmayan bir şirketin dijitalleşmesi düşünülemez ama dijital kültürü hedeflerinden biri haline getirmeyen şirketler dijitalleşme konusunda yerinde sayarlar. İşin içine kültür de girdiğinde, dijitalleşmenin nasıl da şirketin tamamını ilgilendirdiği çok açık ortaya çıkıyor, değil mi?
Peki dijital kültür ne demek? Dijital dünyaya ayak uydurmak söz konusu olduğunda en sık konuşulan kavram “agility” yani “çeviklik”. Bunun da öncesinde, aslında iş gücünün de dijitale hazır olması gerekiyor. Dijital kültürün oturabilmesi için;
- İnsan gücünün gerekli yetkinliklere sahip olduğundan emin olunması, eksiklikler varsa giderilmesi
- Katı hiyerarşik düzenden ve bağımsız departmanlarla çalışma kültüründen vazgeçilerek, farklı alanlarda uzmanlığı olan kişilerden oluşan ve belli projeler için birleşen, “takım çalışması” kültürünün oluşturulması
- Doğru karar almakla, hızlı karar almak arasında bir denge oturtulması. Yani eğer şirketinizde doğru karar almak çok önemliyse ve kişiler hata yapmak korkusuyla insiyatif alamıyor bu da işleri geciktiriyorsa, çevik bir kültür oluşması neredeyse imkansızdır.
- Dijital mind-set’in oturtulması, yani dijital çözümlerin her zaman akılda olması ve problemlere bu mind-set ile yaklaşılması
- Dijital teknolojilerden edinilen verilerin, karar verme süreçlerinde aktif olarak kullanılması, kullanılmasının teşvik edilmesi
- Müşteri deneyiminin, dijital araçlar kullanılarak iyileştirilmesinin hedeflenmesi
gibi konularda hassaslık gösteren şirketler, kültürlerinin de çevik olma yönünde evrilmeye başladığını görebilirler. Yukarıdaki maddelerde de görebileceğiniz gibi, bu sorumluluk ne sadece yönetimin, ne de sadece belli bir departmanın. Kültürün dijitalleşmeye adapte olması, aslında şirketteki herkesin katılımını gerektiriyor. Hatta dijitalleşme, çalışanlardan müşterilere, şirketinizin dokunduğu herkesin katılımı anlamına geliyor.
Dijitalleşme: Hep Birlikte
Tüm bu anlatılanlardan da göreceğiniz üzere, dijitalleşme CEO liderliğinde sürdürülen ve herkesin sorumluluk aldığı bir süreç olursa bir şirketi başarıya ulaştırabilir. Bunun olabilmesi için ise, şirketin bir dijital stratejisi olmalı, bu dijital strateji şirket stratejisinin bir parçası olmalı ve kültürün de bu stratejiyi gerçekleştirebilmek için uyumlandırılması gerekir. Dijitalleşme yatırımları uzun vadeli düşünülmeli ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır fakat uzun vadeli olması çok vaktimiz olduğu anlamına gelmiyor. Hatta dijital dünyaya ayak uydurmak için neredeyse hiç vakit kalmadı. Türkiye’de dijitalleşme yavaş gerçekleşiyor olsa da, başarılı şirketler arttıkça değişim hızlanacak ve ayak uyduramayan şirketler çok daha hızlı yarış dışı kalacaktır. Bu nedenle, şirketinizin dijitalleşmesi için çalışmalara hemen bugün başlamanız gerekiyor.