Dijital bir nesil olarak bilinen Z kuşağı, akıllı telefonlar ve sosyal medya gibi dijital teknolojiler ile doğdukları için benzersiz bir kuşak olarak görülüyor. Satın alma kararlarını ve markaya karşı şekillenen bakış açılarını da yine dijital platformlar oluşturuyor. O sebeple etkilenmesi kolay fakat bağlılığının sağlanması oldukça zor bir kuşak olarak görülüyor. Peki markalar bu yeni nesil müşterilerle nasıl iletişim kurabilir? Z kuşağını nasıl etkileyebilir?

Sosyal Medya Aktivitelerini Optimize Etmek

Z kuşağı, aktif sosyal medya kullanıcıları olarak biliniyor. Nesil, çevrimiçi olarak özgürce iletişim kuruyor ve her istediğini dijital ortamda gerçekleştiriyor. Z kuşağını oluşturan nesilin % 53’ü sosyal medyada yapılan yorumlardan oldukça etkileniyor. Bu sebeple markaların dijital platformlar ile Z kuşağı odaklı bir iletişim yapması kolaylaşıyor. 

Sosyal alandaki etkinlikleri ve erişimleri göz önüne alındığında, Z kuşağı, markalar için etkili ve önemli bir müşteri grubu haline geldi. Bu, pazarlamacıları daha etkileşimli bir demografiye hitap edecek şekilde içerik oluşturmaya yönlendiriyor. Y kuşağının hoşuna giden içerikler ile hâlâ etkileşimde bulunurken – ör. makaleler ve videolar – Z kuşağı için, özellikle sosyal medyada daha fazlasını üretiyorlar.

Z kuşağı özelinde üretilen içerikler ağırlıklı olarak etkileşimi bol, insanları birleştiren ve konuşturan, anketler içeren, kişiselleştirerek yorum alan konseptlerde olabiliyor. Aynı zamanda Z kuşağının kararlarının çabuk etkilendiğini o sebeple almadan önce araştırdıklarını ve öneriler doğrultusunda hareket ettiklerini de unutmamak gerekiyor. Yani Z kuşağından bir müşterinin, ürün ilgili kullanıcı yorumlarını ve anketlerini okumadan o ürünü almasını sağlamak oldukça zorlaşıyor.

İşbirlikçi Olmak

Instagram’da sosyal medya influencer’larının yükselişi tesadüf değildir. Z Kuşağı müşterilerinin % 63’ünün reklamlarda “gerçek insanları” görmeyi istemesinden ve Y kuşağının yalnızca % 37’sinin aynı şeyi hissetmesinden dolayı markalar ürünleri anlatacak ve etki gücü yüksek olan insanlar ile işbirliği yapıyor. Arkadan gelen Z kuşağı, çoğu markanın hedeflemesinin oldukça büyük bir kısmını oluşturmaya başlıyor. O sebeple Z kuşağının istekleri de reklam ve PR çalışmalarına tam anlamıyla yön veriyor.

Örneğin;

Noelle Downing, “insta-ünlü” seviyesine ulaşmış bir moda blog sayfasına sahip. Downing, ününden dolayı Uber’den bir sponsorluk aldı. Uber’in güvenliğini 191.000’den fazla kişiye tanıtıyor ve yaklaşık 7.000 beğeni kazandı.

Kısa ve Öz Mesajlar Vermek

Gen Z tüketicilerinin dikkat süresi şu anda yalnızca 8 saniyede ölçülüyor. Bu, bu kuşak ile etkileşim kurarken pazarlama mesajınızla ilgili noktaya hızlıca gelmenin daha da önemli olduğu anlamına gelir. Bu neslin ilgisini çekmenin bir yolu, düz metin özellikle uzun metinler yerine görsellerden, yararlanmaktır.

Sürekli değişen İnternet çağında, kısa formda yazma temel bir beceridir. Bu pazarlama konseptini sağlamak için içerikler aşağıdaki gibi görsel öğelerle renklendirmelidir:

Mizah konseptleri – Görsellerin konuşturulması,

Emojiler – Emoji(Duygu ve düşünce ifadeleri) yolu ile kişiselleştiren açıklamalar,

GIF’ler – Hareketli ve mesajı hızlıca veren aynı zamanda merak uyandıran yöntemler.

Etkileşimi artırmak için, Z kuşağının nasıl iletişim kurduğu ve ilgilerini çekecek referanslar konusunda hızlı olmak çok önemlidir.

Markanın Kimi Hedeflediğini Anlamak

Forbes’a göre geleneksel biçimlerden kopmak anlamına gelen “değişken kişisel kimlikler” ile tanımlanırlar. Dahası, JWT Intelligence’a göre, Y kuşağının %65’ine kıyasla yalnızca %44’ü her zaman kendi cinsiyetine göre tasarlanmış kıyafetler satın aldıklarını söylüyor. Ek olarak, Çoğulcu Nesil olarak da tanımlanan Z kuşağı, çeşitli ırklara ve dinlere inanırlar. Aynı zamanda insanların toplumda bir arada yaşayabileceğini de vurguluyorlar.

Bu modern nesli markalaştırmak için lüks markalar, ‘dışlama’ kültüründen uzaklaşıyor. Hermès, Revolve ve Supreme gibi markalar, pazarlamalarında daha kapsayıcı, ilgi çekici ve açık olmaya çalışıyor.

Bu noktada;

        Kitlenin ilgisini çekiyormuş izlenimi vermeye çalışmadan sadece onlarla etkileşime geçmek gerekiyor.

        Markanın yüzü olarak müşterileri, çalışanları ve gerçek kişileri kullanarak, güven algısına yönelmek gerekiyor.

        Ürünle ilgili kararlar aldırmak için medyayı kullanmak gerekiyor.

Örneğin, Revolve, yalnızca kıyafetleri değil, deneyimleri de satmak için en ünlü moda ve seyahat blog sahiplerini kullanıyor. Hashtag kullanımları ise genellikle #revolvearoundtheworld olarak öne çıkıyor.

Mobil ve Kullanıcı Bilgisine Sahip Olmak

Z kuşağı, birçok cihazda çok yönlü olmasına rağmen, daha çok mobildir. Bu nedenle, akıllı telefonlar ve tabletler gibi mobil cihazlar, optimum etkileşim için markanızın dijital cephesinin odak noktası olmalıdır. Ancak, mobil uyumlu olmak, mevcudiyet sağlama anlamına gelmez. Gerçekten kapsamlı bir mobil stratejinin bir parçası olmak ve iyi bir kullanıcı deneyimi yaratmaktır.

Mobil tasarımlarda kolayca gezinebilen sayfalar için daha fazla beyaz alan eklenmeli ve mobil ara yüz tasarımına özen gösterilmeli. Paragraflar yerine kısa cümleler ile sayfalar arası yönlendirme yapılmalı.

Doğru Bir Açıklama Yöntemine Sahip olmak

Son birkaç yılda markalar, Y kuşağının tercih ettiği mesajlara alıştı. İki kuşağı karşılaştıran yakın tarihli bir ankete göre, demografilerin bir dizi konuda birçok karşıt görüşe sahip olduğu ortaya çıktı.

Z kuşağının risk alma, işlerinde ve mali durumlarında istikrar ve güvenlik arayışında olma durumları daha azdır. Ayrıca, bir iş-yaşam dengesine öncelik verme olasılıkları daha düşüktür ve Z kuşağının yalnızca % 38’i bunun önemli olduğunu söylüyor.

Ek olarak, Z kuşağı kişisel gelirlerini Y kuşağına göre daha fazla önemsiyor. Bu ileride satış odaklı markalar için iyi bir kriter olacaktır. Mesajları neslin yeni kişisel hedeflerine uygun olacak şekilde değiştirmek, mesajın iletilmesini kolaylaştıracak ve doğrudan hedef kitlenin ilgisini çekecektir.

Markadan Daha Büyük Bir Şeyin Parçası Olmak

Z kuşağının %93’ü, bir şirkette çalışma kararlarını, kuruluşun toplum üzerindeki etkisinden büyük ölçüde etkilenerek aldığını söylüyor. Fikirlerini kanıtlamak için Z Kuşağı’nın %30’u, amaçlarını paylaşan bir şirketle çalışmak için istekli olduklarını iddia ediyor. Aynı zamanda marka bağlılıklarını da yine bu bakış açısı ile oluşturdukları görülüyor.

Çalışana verilen değer, aktiviteler, sosyal sorumluluk projeleri ve toplum için yapılan benzeri projeler Z kuşağının ilgisini çeken bir şirket/marka profili olarak görülüyor.