Dijitalleşme üzerine yapılan çalışmalar sayesinde; yeni konular, kavramlar ve incelemeler dijital hızıyla ortaya çıkıyor. Sık sık kullandığımız ışık hızı yerine, artık dijital hızdan bahsedebilmek yazının devamında konuşmayı sürdüreceğimiz konunun önemini gösteriyor: Dijital çeviklik!

Dijitalleşme ile gelen yeni döneme adapte olmak için işletmeler önem sıralamalarını değiştiriyor. Çeviklik de, önemli olanın değişiminden bir başlık. İşletmelerin varlıklarını sürdürebilmek için mecburi oldukları rekabeti, çağımızın ihtiyaçlarına göre nasıl sürdürebileceklerini söylüyor. Yani marketin, müşterilerin, teknolojinin değişmesiyle, rekabet sürecinde elenmemek için işletmelerin tam da ihtiyaç duyduğu şeyi, çağa cevap verebilir olmayı! Dijital çevikliğini tanımlamak isteyen işletmelerin ise yeni yollardan ilerleyebilir ve bazı soruları kendisine sorabilir olması gerekiyor.

Çevikliğini  ölçmek isteyen işletmelerin kendilerine sorabilecekleri bazı sorular var!

 

Hangi Yoldan Gitmeli?

Bu soruyu soran her işletme için farklı başlangıç noktaları olabilir. Geleneksel işletmeler ve çevik işletmeler arasında sayabileceğimiz onlarca fark var. Geleneksel işletmeler, statik bir süreç ve hiyerarşi etrafında bir iş modeli benimserken; çevik işletmeler, hızlı öğrenme, hızlı karar alma, ekibin birbirinden öğrenmesi etrafında biçimlenir.

Süreç, veri, yapısal dönüşüm, insan kaynağını ve teknolojiyi kullanma, ortak bir amaç etrafında toplanma… Bir işletme çevikliğini artırmak için karar aldığında incelemesi gereken başlıklar işletmeye hangi başlangıç noktasından yarışa katılması gerektiğini de açıkça gösterir. Önemli olan çevik bir organizasyon süreci kurmak ve bu süreci verimlilik artışı için en uygun şekilde uygulamak.

Yapısal Dönüşüm

Organizasyonun içinde ve rakip organizasyonlarda neler oluyor? Mesela, birçok işletme e-faturalar kullanmaya, dijital medyada içerik üretimi ve yönetimi ile dijital reklam giderlerini uzun soluklu birer yatırım olarak görmeye başladı. Tam da bu, işletmelerin içindeki değişimin can alıcı noktalarından biri: Strateji ve eleştiri! Stratejimizi belirlemek ve uygulanabilir olmayan stratejileri eleştirebilmek.

İşletmelerin kendi stratejileri üzerine eleştiri ve değişiklik yapabilmeleri ise; iş dünyasındaki değişimi algılamaları, izlenimler edinmeleri  bu izlenimleri vizyoner bir bakış açısıyla veriye dönüştürmesi sayesinde mümkün olabilir. Çağa göre bir kez optimize edilen kanallar, dijital çeviklik için yeterli değil! Eleştiri ve strateji süreci daima canlı kalmalı.

Bir fabrika düşünün, rakiplerinin kullandığı bir iş yönetim programını edindi. Bu program ile büyük bir verimlilik artışı sağlamayı da garanti etti. Evet, bu çevikliğinin güzel bir kanıtı. Öyleyse, bu fabrikadan edindiği programda hiçbir değişikliğe gitmeden, önümüzdeki elli yılı geçirmesini bekleyebilir miyiz? Çeviklik süreci de tam olarak bunu kapsıyor. Her zaman işletmenin daha iyi bir versiyonu için çalışmak…

Aşağıdaki bir araştırmaların verileri bize şunu söylüyor: Katılımcıların %78’i işletmeleri için dijital dönüşümün çok önemli olduğunu düşünüyor. İşin kötü kısmı ise, %63’ünün dijital dönüşüm hızının kendi işletmelerinde çok yavaş olduğundan bahsetmesi.

 

Veri Analizi ve Teknoloji

 İşletmelerin değişimi ölçebilmeleri ve anlamlı çıkarımlar yapabilmeleri için önemli bir başlık daha var: Veriyi analiz etme ve verilerden öğrenme. Bu veriler işletmelerin istikametini, başarılarını ve eksiklerini belirliyor. Maksimum çeviklik ise doğru verinin doğru analiz edilmesine bağlı.

Peter Drucker’ın ünlü bir yorumu vardır. ‘‘Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz.’’ Bu yorum, dijital dünyanın getirdiği onlarca veriyi doğru ölçmenin ve raporlamanın taşıdığı hayati önemin üç kelimeyle özeti niteliğinde. Ölçmek, izleme sonuçlarına göre aksiyona geçmek ve yeniden ölçmek… İşte organizasyonel çevikliğin temel aksiyon planı.

Organizasyonel çeviklik ve çevik yöntemler benimsemek, kurum kültüründe değişim dolayısıyla yeni bir iş anlayışı gerektiriyor. Örneğin, geçmişte kağıtlar, iş panoları, e-mailler,  üzerinden yürüyen proje yönetim süreçlerini düşünün. Bir de günümüzde, kurum  içi örgütlenmeden doğan karmaşıklığı gideren ve tüm ihtiyaçları karşılayan proje yönetimi programlarını…

 

Dijital Çeviklikte Nestle Örneği:

İşletmelerin belli bir durumda en iyi kararı verebilmesi, veriyi kullanma konusunda geliştirdikleri yeteneklere bağlı.

Nestle gibi markalar, pazardaki müşteriyi ve geri bildirimlerini dinleme konusunda gelişmiş yeteneklere sahipler. Bunun kapsamlı bir örneğini, Nestle’nin kurduğu Digital Acceleration Team (Dijital Hızlandırma Ekibi – DAT) ile görüyoruz.

Dijital Hızlandırma Ekibi, Nestle’de bir dijital liderlik eğitim programı. 2011 yılında şirketin pazarlama ve e-ticaret konusundaki dijital dönüşümünü destekleme ve hızlandırma amacıyla kuruldu. Nestle’nin farklı birimlerinden ekipler bu eğitime katılıyor ve dijital dönüşüm konusunda uzmanlık kazanıyor. Birimlerine dönen ekiplerden ise sadece belirli konular üzerine çalışması değil, dijital dönüşüm ve dijital dönüşümü hızlandırma konusunda liderlik etmesi bekleniyor. Nestle’nin 2.000’den fazla markası ve dünya çapında 300.000’den fazla çalışanı olduğu düşünülünce, dijital dönüşümü hızlandırma ve kurum içi dijital çeviklik geliştirme zorunluluğu şaşırtıcı değil. Nestle bu programı oluştururken, problemlerini çok hızlı bir şekilde çözebilecek, geri dönüşleri değerlendirebilecek ve yüksek inovasyon adaptesi sağlayabilecek hackathon kültüründen etkilendiğini söylüyor. Bu kültür Nestle’nin dijital çeviklik kazanmak için ihtiyaç duyduğu iki şeyi de barındırıyor. Data analizinden, sosyal medyaya dijital dönüşüm alanında liderlik edebilecek ek uzmanlıklar geliştirmiş çalışanlar. Ve bu çalışanların kendi birimlerinde dijitalleşmeye öncülük etmesi. İkincisi ise,

benzersiz reklam yaklaşımları bulmak ve çağa öncülük etmek.

Sonuçlar ne oldu? Nestle 150 yıllık bir şirketi çevik hale getirmenin zorluğunun farkında olsa da, vizyoner bakışını kaybetmeyen şirketlerden. DAT’ın kurulmasıyla da, dijital dönüşümdeki öncülüğünü sürdürecek ve dijital çevikliği bir kurum kültürü haline getirecek liderler yetiştirdi.

Sonuç olarak, dijital çeviklik için her işletmenin hem pazarı izlemesi hem de kendi çözümlerini geliştirmesi; her konuda kendisinin daha iyi bir versiyonunu araması gerekiyor. Bunu yaparken uygulanabilir olmayan yöntemlerden kurtulması ve teknolojiyi takip etmesi de gereklilikler arasında. Dijital çeviklik göstermek yalnızca özel sektörün işletmeleri için değil, kamu kurumları için de bir gereklilik olmuş durumda. Bu konuda güzel bir örnek, son zamanlarda attıkları tweetlerle çok konuşulan belediye hesapları!

Dijital çevikliğini artırmış işletmeler ve kamu kurumları için sizin de vereceğiniz güzel örnekler varsa, yorumlarda bekliyoruz.